Monday, September 29, 2008

Skansen

Hafta sonu havanin iyi olmasini (yaklasik 14-15 derece, hafif gunesli, soguk bir hava. Ama burda anca bu kadar bulabiliyoruz) firsat bilip Gokhanla beraber Skansen's gittik. Skansen isvecin ilk acik hava muzesi ve hayvanat bahcesi. Stockholmde Djurgården diye bir adanin uzerine insaa edilmis bu tatli mekan size endustri devriminden once Isvecin farkli yerlerindeki insanlarin nasil yasadiklarini gosteren bir acik hava tarih muzesi. Bu tatli mekan, 1891 Artur Hazelius (1833-1901) diye birisi tarafindan insaa edilmis.

Aslinda mekana ilk girdiginizde size cokda farkli gelen bir sey yok. Bildiginiz bir hayvanat bahcesi iste. Ama bana en ilginc gelen nokta, mekanin icerisinde 2 farkli topluluk olmasiydi. 1- ziyaretciler, 2- orda yasayan halk. Sanki cidden orda hala bir grup insan eskiden nasil yasiyorlarsa hala oyle yasiyor gibiydi. Bu insanlari gormeye gelen "modern cag" insanlari ise onlari sasgin gozlerle suzuyor, adeta eski Isvecin tadina variyorlardi. Benim aklima direk, bu insanlar eskiden, teknoloji bu kadar ilerlememisken, o karda kisda nasil olmusda yasamislar? Cidden bunu cok merak ediyorum. Eger bilen varsa bana yazsin, anlatsin bunu.

Icerde pazar yerinde insanlar kendi yetistirdikleri elmalarini, havuclarini falan satiyorlardi. Ayiptir soylemesi bizde aksam iftardan sonra yeriz diye 1 kilo elma aldik. Aksam afiyetle yedik. Cidden elmalarinin tadi bir harikaydi. 5 tane elmayi 10 SEK, yani 2 YTL ye aldik. Bilmiyorum ucuz mu pahali mi ama bana uygun geldi fiyati. Icerde ev yapimi recel satan teyzeler falan gormekde ilgincdi.

Bir baska hosuma giden sey ise, muziklerdi. Bizimde anadoluda cok guzel cok farkli ezgilerimiz var. Bence bizimde bunlari turistlere gostermemiz, tanitmamiz lazim. Ama bana kalirsa avrupaya "bakin bizde sizdeniz, ayni sizin gibiyiz" demeye calismak yerine. "Biz sizden farkliyiz, kuzey afrikadan rusyaya, cinden avrupaya, irana kadar heryere az cok komsulugumuz var, sinirimiz var. Biz farkliyiz, bizde farkli guzellikler ozellikler var" demek daha mantikli. Iste o zaman onlar bizi anlamaya calisacaklardir. Aksi takdirde onlarin basarisiz birer kopyalari olmakdan ileri gidemeyecegiz malesef.

Neyse daha fazla kafanizi agritmdan, sizleri Skansenin o guzel muzigi ve icerde cektigim fotograflarla basbasa birakayim.



Skansenden ilginc bir kac kare...











Saturday, September 27, 2008

Enerji

Su anda KTH de bir grup arkadasimla beraber Green ICT systems adinde bir projede calisiyorum. Amacimiz ada hukumetleri icin cevreye daha az zarar veren ICT systemleri gelistirmek ve yeni hizmetlerimizle adalarin gelecegini korurken ayni zamandada daha cok turizm kari elde etmelerini saglamak. Bu konu icin arastirma yaparken cok ilginc bir vidyo izledim ve sizlerle paylasmak istiyorum bu vidyoyu.


China, From Red to Green from Free More News on Vimeo.

Türkce ne kadar türk? / Hur turkiskt är turkiska?

Bu gun butun hafta calismanin verdigi yorgunlugu biraz olsun atmak, birazda sosyallesmek icin, İsveç - Türk Düşünce ve Kültür Derneği, hem Türk Dil Bayramı hem de Avrupa Dil Günü olan 26 Eylül vesilesiyle düzenlediği seminere katildim. Ortalama 25-30 kadar Turk vatandasimizin bulundugu bir seminerdi. Konusmaci Memet Aktürk, dilbilimci ve Stockholm Üniversitesi ikidillilik araştırmaları merkezi doktora öğrencisi, bence oldukca ilginc noktalara degindi.

Turklerin tarihindan baslayip, tarih boyunca etkilesimde olduklari iranlilar, araplar, çinliler, hintler ve bir cok diger milletden aldiklari kelimeleri ve bunlarin tarihlerini anlatti. Ben kendimi cokda bilgili gormuyorum bu konuda ama seminerin olumlu ve faydali gectigini dusunuyorum. Seminerden aklimda kalan ilginc bir nokta ise; bazen halklarin arasinda soylenen inanilan seylerle, dilbilimcilerin inandigi seylerin farkli olduguydu.

Benim kisisel fikrim, dilimizin aslinda bizim kulturumuzu ve gecmisimizi aynen yansittigi yonunde. Politik yada dinsel acidan bakmaksizin, dilimizde farkli milletlerden, dinlerden, kutlurlerden kelimeler olmasida bence dilimizin ve tarihimizin zenginliginin bir gostergesidir.Daha fazla bilgi ve gelecek seminer/egitim/aktiviteler icin bu linke bakabilirsiniz.

Friday, September 26, 2008

Konstfack

Gecen hafta SSES (Stockholm School of Entrepreneurship) in bir semineri icin Konstfack ta gittim. Konstfack Isvecin en unlu tasarim okullarindan biri. Belkide en unlusu. Okulun icini bir gezme firsatim oldu ve bu sayedede bir kac fotograf cektim. Bunlarida sizlerle paylasmak istedim. Iste Konstfack

Konstfack, Stockholm

Konstfack, Stockholm

Monday, September 15, 2008

Isveçliler

Yaklasik 1 senedir Isvecde yasiyorum ve bir cok kez Isveclilerin ne kadar soguk, donuk, duygusuz ve urkek insanlar olduklarina tanik oldum. Oyle olaylar gordum ki, tamam dedim, bunlar Turkler gibi sicak kanli, konuskan, hareketli degiller, yardim etmeyi paylasmayi bilmiyorlar, benciller dedim. Ama gecenlerde oyle bir olay gordum ki, bunuda yazmadan gecemeyecegim.

Yakin arkadasim Necatinin kebab restoraninda yemek yiyordum iceri birden elinde bebek arabasi ile bir Icvecli girdi. Bebek arabasindan sapsari, mavi gozlu bir cocuk cikacak diye bekliyordum. Ama gordugum manzara beni cok etkiledi ve bende yazmak istedim bloguma. Adam uzak dogudan, muhtemelen Tayland dan, bir cocuk evlat edinmis kendisine. Ben bunu cok insancil buldum. Her ne kadar cok bencil, soguk insanlar olduklarinida dusunsem bu davranis cok hosuma gitti.

Adam cocuga, sanki kendi oz evladi gibi iyi davraniyor, sakalar yapiyor, seviyor ilgileniyordu. Bence bu cok onemli, insancil bir seydi. Dunyada gucumuzun yetmeyecegi binlerce olay varken, bazi insanlarin hala insanliga deger verdigini, ellerinden geleni yapmaya calistiklarini gormek cok guzeldi.